Depremin kaçıncı günüydü bilemiyorum. Afet bölgesinde kendisine uzatılan mikrofona genç bir kadının acısının ifadesiydi. Ağlamaktan ”GÖZYAŞLARIMIZ KURUDU”diye.
Televizyon ekranlarının karşısında bizimde, bütün milletimiz inde GÖZYAŞLARI KURUMUŞTU. Artık ağlayacak gücümüz bile yoktu.
Yıkılan her binaya ağlıyorduk. Ulaşılan her yere ağlıyorduk. Ulaşılamayan her yere ağlıyorduk.
Çocuklara ağlıyorduk, gençlere ağlıyorduk, kadınlara ağlıyorduk, çaresiz erkeklere ağlıyorduk.
Enkaz başında beraber ağlıyorduk, elleriyle sevdiklerini bulmaya çalışanlara ağlıyorduk.
Mucizelere ağlıyorduk, enkaz altından çıkan her canlıya sarılıyorduk, onlar bizim anamız, babamız, bacımız, çocuğumuz ekran başında da birbirimize sarılarak ağlıyorduk.
Beraber üşüyorduk, beraber uyumuyorduk, hep beraber bağırıyorduk, hem enkazın üstünden hem enkazın altından. Sesimi duyan var mı? Diye
Ses duyduğumuzda da ağlıyorduk,
Duyamadığımızda da
Milletimizin feraseti, fedakârlığı yardımseverliği, ulvi duyguları da ağlatıyordu bizi,
Bir canlımızı kurtarmak için dünyanın öbür ucundan gelen insanlar da insanlık adına ağlatıyordu bizi
İnsanlıktan nasibini almamışlar da
Ağlatıyordu bizi
Erkekler ağlamaz kim demişse yalan demiş, İNSANLAR AĞLAR ancak GÖZYAŞLARIMIZ KURUDUĞUNDA ağlayamayız.
Bir canlıyı kurtarmak için canını feda eden Sivri Burun da ağlattı bizi, sahibini enkaz altında canlı olduğunu belli eden konuşamayan dostlarımız da
Yıkılmayan binaların dik duruşunun ahlakı karşısında yıkılan binaların ahlaksızlığı kahrederek ağlattı bizi
Doğa ile kavga edenleri, doğaya karşı suç işleyenleri affedişimize ağladık
Bilime kafa tutuşumuzun, kafamıza düşürdüğü taşları kader deyip kederimize ağladık
Ahbap çavuş ilişkileri ile yapılıp yıkılan binaların yerine AHBAP’LARIN yaptığı her fedakârlığa ağladık
Çayın tadı yok, yemeğin doyuruculuğu kalmadı, su serinletmiyor içimizi, siz üşüdükçe ateş ısıtmıyor avuçlarımızı, ağlamalarımız dindirmedi acımızı
Dert diye dertlendiğimiz dertlerin, dert olmadığını ağlayarak öğrendik.
Yeter gayri! Yapılması gereken neyse yapılsın. Artık ağlayacak gücümüz de yok. GÖZYAŞLARIMIZ KURUDU