Bir kimsenin söz ve davranışı ile bir başkasına zarar vermesi, mağdur etmesi sebebiyle o kimsenin eylem ve söylemlerinden ötürü kötü sonucu, azap ve hatta günahını üzerine almayı ifade eder.
Allah kimseyi vebal altında bırakmasın diyelim.
Sanırım 1978 seçimleriydi. Karaoğlan fırtınası ile CHP yeterli oy çokluğunu kazanamamış ama birinci parti olarak o seçimlerden çıkmıştı. Fakat parlamentoda hükümeti kuracak kadar yeterli sayıya ulaşamamıştı. Tarihe Güneş Motel olarak ta geçen milletvekili transferi ile hükümet kurulmuştu. O günkü siyasiler, bu günkü gibi çok sert ifadeler kullanmıyorlardı. Kurulan yeni hükümette bu günkü gibi enflasyon ve gıda maddelerine ulaşım her geçen gün zorlaşıyordu. Bir yıl gibi kısa bir zaman sonra bazı milletvekillerinin vefat etmesinden dolayı beş milletvekilliği için ara seçim yapılmıştı. Bir yıl önce seçimlerden ikinci parti çıkan Adalet Partisi seçimleri beş sıfır alarak birinci parti olarak çıkmıştı. Toplum kısa zamanda tercihini değiştirebilmişti. Kısa zamanda VEBAL altından kurtulmuştu. Acaba bu gün olsa VEBAL konusunda dün olduğu kadar duyarlı olabilir miyiz?
Hatırlayın,4+4+4 eğitimdeki yeni sisteme geçerken o günkü Milli Eğitim bakanının söylediklerini ”uçacağız, fırlayacağız, dünyanın en uzun süreli mecburi eğitim ülkesiyiz, filanca ülkede 8 yıl filanca ülkede 10, filancada 11 yıl ama bizde 12 yıl olacak ”diye umut veren söylemlerden sonra geldiğimiz durum ortadadır. Memleketimizin eğitimini bu hale getirenlerin hiç VEBALİ yok mu?
Milli Eğitim de yıkım ve çöküş yönetmeliklerini, genelgelerini çıkarıp Milli eğitimdeki liyakat esaslarını hiçe sayıp bir grup ezik ve pısırık ihtiraslıların iş başına gelmesi için büyük çabalar sarf edenlerin, eğitimin bu günkü hale düşmesinde hiç mi VEBALİ yok?
Çocuklarımıza 12 yıl mecburi eğitimi getirenlerin, acaba okula gitmeyen çocuk var mı diye sormaları gerekmez mi.? Her gün boy, boy gerek yazılı, gerek görsel basında, gerekse sosyal medyada gördüğümüz başlarında sarıklı, peçeli küçücük Çocukların orada ne işi var, bunlar devletin gözetimi altındaki okullar da olması gerekir diye bir VEBAL taşımıyorlar mı?Bu çocukların eğitiminden sorumlu olan bakanlık ve taşra teşkilatları (il,ilçe milli eğitim müdürlükleri) bu VEBALİN günahını telafi edebilecekler mi?Cumhuriyeti korumakla görevlendirilmiş Cumhuriyet Savcıları,Cumhuriyetin teminatı olan bu çocuklarımızı korumakta görevlerini yapmadıklarının VEBALİNİ taşıyabilecekler mi?
Anayasamızın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez temel nitelikleri arasında sayılan laiklik maddesini bu karanlık tarikat yuvalarında acaba çocuklarımıza nasıl empoze etmeye çalışıyorlar?
İslam adına kendilerini en iyi Müslüman gibi göstermeye çalışan bu yobaz takımının İslam’a verdiği zararı göremeyen veya göz yuman Diyanet İşlerinin mantar gibi çoğalan bu tarikatların İslam’a verilen bu zarardan hiç mi VEBALİ yoktur? Küçük yaşlarda ki kız çocukları ile evlenmenin İslam’da yeri olmadığının yeni mi farkına vardı da Cuma hutbelerinde okunmasını uygun buldu. Şimdiye kadar zoraki evlendirilen küçük çocukların VEBALİNİ kim yüklenecek. İyi bir insan olmadan iyi bir Müslüman olunmayacağını bize kim öğretecek.
İslam’ı daha iyi öğrenebilmek, iyi bir Müslüman olabilmek, içimizdeki boşluğu doldurmak için Ahmet Yesevileri, Mevlanaları, Şeyh Edibalileri, Hacı Bektaşi Velileri, Hacı Bayramları, Yunus Emreleri, Erenleri, Alperenleri unutturmaya çalışanların, onların yerine Emevi artıklarına yol verenlerin VEBALLERİ çok büyük olacaktır.
