.Seçime doğru giderken sürekli gerginleşen ortamdan yavaş yavaş kurtulacağımız için seviniyorum da aslında.
Seçmenler üzerinde hakim kılınmaya çalışılan kargaşa ve kaos ülkemizi üçüncü dünya ülkesi görünümünden öteye götürmedi zira. Bundan yıllar sonrasında önümüze gelebilecek görüntüler ve beyanları da görmek istemem bu seçim ile ilgili. Yüksek teknoloji herşeyi kaydetmiş olsa bile.
Peki 100. Yılımızda ,bugünkü meclisimizin ilk kurulan meclisimiz mensuplarından farkı ne?
Demokrasinin sadece isminin olduğu 3. Dünya ülkelerinde ,fikir ayrılıkları, kutuplaşma, zıtlaşmalar siyasal zeminde kabul görse halkın günlük yaşamına tamamen hükmetse bile yolsuzluk, rüşvet ve hukuksuzlukların üstünün kapatılmasına yetmedi.
Peki biz ülke olarak neredeyiz?. Bu yüz yılda demokrasimiz ne efor sarfetti.
Aslında bundan çok öncesine göre daha demokratız diyemem. 3. Dünya ülkesiyiz de diyemem.
Yeri gelmişken bu 3. Dünya ülkelerinden de öğrenilebilecek tecrübeler var.
Orada terör örgütleri ve çağdışı mihraklarla iltisaklı olan yapılardan yararlanma ve sonuç alma çabaları tecrübeleri yaşandı.
3. Dünya ülkelerinde demokratik süreç, çoğulcu yapıdan uzaklaşarak devam etti. Bizdeyse bir türlü tam demokrasiye geçilemedi ,çünkü ekonomik ve siyasi katmanlar arasındaki gelir dengesi sürekli büyüdü.
Anlaşılıyorki ekonomi ,bizim coğrafyamızda ülkenin demokrasisinin gelişmesini engelliyor yada geliştiriyor.
Ülkemizin siyaset kültüründe evrensel hukuk ve insan hakları açısından iyileştirme yapma ihtiyacının hissedildiği sürekli dillendiriliyor.
Yani pek çok ehliyetli yazara göre 100. Yılımızda geldiğimiz nokta 3.Dünya ülkelerinden biri olmamayı başarmış olabilmekten ötede sayılmaz.
Ülkemizin kurucusu cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün olağanüstü bir komutan ve siyaset insanı olması yanı sıra, entelektüel ve insancıl bakış açısı bizleri bugünlere sağ salim getirsede 100 yılda aldığımız yol ne kadar?
Atarürk, “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır…” demiş.
Nasıl muhteşem bir söz. Ölürken tüm mal varlığını ülkesine bağışlamak nasıl muhteşem bir erdem. Bugünkü siyasilerden aynı davranışı bekleyebilir miyiz?
Sanmıyorum.
İşte günümüz farkı. Bireysellik ,ülkeye kayıtsız şartsız ve gelir amacı gütmeden hizmet etme sevdasını bitirdi. Bundan 100 sene önceki meclis ile bugünkü meclis arasındaki fark bu.
Sevgiler.
.