Bombalanarak Suriye’den ülkemize sürülen 8-9 milyon sığınmacı ve halen de çok farklı ülkelerden gelerek sınırlarımızdan kolayca girmeye devam eden kaçaklar sanki kendi derdimiz bize yetmiyormuş gibi birde başımıza Sığınmacı sorunu yarattı.
Bu durum ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan ülkemizi tehdit etmekle kalmıyor, yabancı seçmenler olarak da siyasi geleceğimizi ipotek altına alıyor.
Türk vatandaşlarından sakınılan bazı hizmetlerden yararlandırılıyor olmalarının sebebi halen Türk halkı tarafından anlaşılamazken her yıl Türk milletinin cebinden 100 milyar dolar harcanarak sığınmacılara, hayatlarında göremeyecekleri bir konfor ve rahatlık da sağlanmasının sebebini kimse bilmiyor.
Geride bıraktıkları topraklara PKK yerleşiyor. ABD-İsrail destekli bölücüler ülke oluşturuyorlar. Bize de bu sığınmacıların arasında envaı çeşit terörist, bağnaz gruplar, İslam’ı kirleten bir yığın kelle avcılarını güzel ülkemizde görmek nasip oluyor.
2022 yılında İşid mensubu 1000’den fazla terörist yakalandı Türkiyede, geriye kaç kişi kaldı, bunu bilmiyoruz. Türk askeri ve polisi bu canilerle uzun süre uğraşmak zorunda bırakıldı ve devam edecek ne yazık ki.
Bu güvenlik sorununun yanında, konu, sürekli artan enflasyon, gıda, barınma, eğitim, güvenlik, sağlık alanlarında katlanılamaz boyutlara ulaşan pahalılık, sorunlarıyla da doğrudan ilgili.
Sığınmacı ve kaçak sorunu yalnız Suriyeliler, Afganlılar, İranlılar ve siyahi insanlarla sınırlı değil. Rusya-Ukrayna Savaşı bahane edilerek ülkemize on binlerce Rus ve Ukraynalı geldi. Özellikle İstanbul, Antalya başta olmak üzere, kıyı kentlerimizde konut ve kira fiyatları bu istila yüzünden 3-4 kat arttı. Kent merkezinde ve ilçelerinde bile konut fiyatları, en yüksek devlet memurunun bile karşılayamayacağı düzeyde katlanmış, bununla da kalmamış, kira fiyatlarını da akıl almaz oranda artmış durumda.
Konut almaktan umudunu kesen Türk vatandaşları, kiraya yönelse de benzer oranda artan fiyatlar karşısında bulundukları şehirleri terk etmeye başladılar. Savaştan kaçan zengin Rus ve Ukraynalılar, İstanbul’da, Antalya’da 15-20 milyonluk villaları peynir ekmek gibi kolayca satın alarak vatandaşlık elde ediyor, böylece kentin bütün imkanlarından sadece kendilerinin yararlanabileceği bir ortam oluşuyor. Artan kira ve konut fiyatlarından gıda, giyim-kuşam ve eğlence sektörleri de payını almakta, artık orta hatta yüksek gelirli Türk vatandaşları dahi tüm bunlardan giderek yoksun kalıyor.
Yabancıların mülk edinip vatandaşlık almalarına sınır getirmeyi dillendirmenin vatan hainliğiyle suçlanmama anlamına getirilmesi de enteresan. Kendi ülkemizde yabancıların at koşturmasını seyretmek zorundamıyız.
Sayıları sürekli artan Rus, Ukraynalı, Suriyeli, Afganistanlı ve benzeri sığınmacı ve kaçakların yasal süreçler esnetilerek bedavadan Türk vatandaşı olabilmeleri hiç kimsenin vatanseverlik duygusunu hırpalamıyor mu?.
Çözüm, tüm sığınmacı ve kaçakları ülkelerine yollamaktan geçer. Yasal süreçlere uyarak vatandaş olmuş yabancıların ise planlı bir şekilde “Türkleştirilmeleri” önleminden geçer.
Yıllardır geleceğimizi karartan yegâne sebep, vurdumduymazlık ve kararlı olamamak oldu.
“Hele seçim günü gelsin, o zaman karar veririm” demek, kararım ve tercihim son güne kadar çeşitli etkilere açıktır, ben karar veremiyorum” demektir.
Kararlı olamamak vahimdir.
Sevgiler.
