enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,2352
EURO
34,7686
ALTIN
2.460,14
BIST
10.338,10
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa
Yağmurlu
14°C
Bursa
14°C
Yağmurlu
Cumartesi Az Bulutlu
20°C
Pazar Hafif Yağmurlu
16°C
Pazartesi Açık
19°C
Salı Açık
20°C

BİR SEPET ZEYTİN

20.10.2022 11:11
A+
A-

Bu köy, iklim şartları değişmeden, zeytin ağaçlarına ve meyvelerine türlü türlü hastalıklar musallat olmadan önce, zeytin zengini bir köydü. Zeytini bereketliydi.
İznik Gölünün köylerinde, az-çok, ekseriyetin zeytinlikleri vardır. Sadece, bu köyün üst yamacında, yukarı dağ köylerinden köye sonradan inme beş-on hanenin zeytin ağacı yoktu eskiden.
Buraların köylerinde gelenektir. Hasat bittikten sonra “başak” serbest bırakılır. Herkes zeytin toplamayı bitirdiğinde, ağaçların üstünde ve altında illa zeytinlerin taneleri kalır, çocuklara şenlik doğar. Ovayı dolaşıp kalan zeytinleri toplarlar, bakkallara satarak kendilerine harçlık çıkarırlar. Zeytin ağacı olmayan hanelerin de umududur başak. Bu hanelerin insanları da bahçeleri gezerek kalan zeytin tanelerini arar, bulur toplarlar. Bu adetle mübareğin tek bir tanesi bile ziyan olmaz.
Baba gece kahveden eve gelince:
“Karı, tellal bağırdı(ilân edildi), yarın başak serbestmiş.” dedi.
Ertesi sabah anne, erkenden yedi yaşındaki çocuğunun eline orta boy bir sepet tutuşturup başağa gönderdi.
Çocuk başak yapmanın aslını ninesinin, dedesinin köyünden bilirdi. Yazları olunca yaşadığı köyden iki saatlik yürüme mesafesinde olan dağ köyüne gider, yazları orada geçirirdi. Dedesi ilkel usulde çiftçilik yapıyordu. Toprağa buğday eker, biçer, harman yapıp tanesini ayrı, samanını ayrı alırdı. Buğday biçilip hasat kaldırıldıktan sonra tarlada buğday başakları kalıyordu. Çocuklar onları toplar demet yapıp köyün dükkânına satar karşılığında şeker alırlardı.
Çocuk, zeytinliklere dalarak yerlerden, topraktan, otların aralarından bulduğu zeytinleri tane tane toplayarak sepete koydu. Topladığı zeytinler gittikçe çoğalıyordu. Çocuğun aklında iki-üç gün önce Esat’ın dükkânında gördüğü fiyakalı oyuncak tabanca vardı. Sadece bir taneydi, fiyatı 5 liraydı. Zeytinleri satıp o tabancayı satın alacaktı.
Ne de cakalıydı o tabanca. Mantar patlatıyordu. Diğerlerinden farklıydı; gerçek gibiydi. Hatta Tom Miks’in tabancasından çok daha iyiydi. Kızları korkutacak, arkadaşlarına müthiş hava atacaktı.
Öğleden sonra olduğunda sepet dolmaya yakındı. Sepet ağırlaşınca, toplamayı bırakıp eve döndü. Sepetteki zeytini gören anası çok sevindi.
“Aman ne çok toplamışsın çocuğum.” dedi. Gözleri yaşardı.
Tuzlayıp sele zeytini yapacak, sofraya, ekmeklerine katık diye koyacaktı.
Çocuk anasının o halini görünce tabancayı almaktan vazgeçti. O bir işe yaramıştı ve bu çok daha anlamlıydı.
“Ana yarın gene gidicem, daha çok toplıycam.” dedi.

Yazarın Diğer Yazıları
16.05.2022 15:30
16.07.2022 14:56
15.06.2022 11:31
REKLAM ALANI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.