Sanırım 1960lı yıllardı. Köy ilkokuluna gidiyorduk. Öğretmenimiz sınıfta bize evden getirdiğimiz bardak ya da maşrapalarla süt tozundan öğretmenler odasında gaz ocağında kaynatılmış sütü içirdi.
Halbuki bizim evde keçiler vardı ve bol bol süt içiyordum. Aynı şekilde köyde hemen hemen herkesin ineği, keçi veya koyunları vardı ki kimsede süt sıkıntısı yoktu.
Sonraları büyüyüp okuyunca öğrendik. Meğerse bu süt tozlarını Amerika gönderiyormuş.
1948 yılından beridir de veriyormuş. Hibe ediyormuş. Hibe ederken de bütün çocuklara içirilmesini şart koşuyormuş. Güya Amerikan gıda yardımıymış. Başka yardımlar da yapıyormuş. Mesela buğday, margarin.
Marshall yardımı kapsamında Türkiye’ye emperyalizmin kalesi olan Dünya Bankasından krediler veriliyormuş. Ayrıca otmobil, traktör, cip, savaş gemisi, dandik tanklar, Amerikan bezi ve kadın çorabı vs.
Tabii bunları babasının hayrına vermiyordu Amerika.
Birinci neden, hemen kuzey dibimizde gelişen komünizm (Ne mübarek bir şeymiş bu komünizm, baksanıza nelere hayrolmuş bizim için.) tehlikesine karşı, Türkiye gibi bir ülkeyi komünizme kaptırmamak için.
Bir diğer amacı insanların tüketim alışkanlıklarını etkileyip değiştirmek istemesiydi. Tabii asıl amacı kendine bağımlı bir ülke haline getirmekti.
Amerika , siz üretmeyin buna gerek yok, bakın ben size her şeyi beleş veriyorum diyerek yerli üretimi durduruyordu.
Amerikan süt tozunu tüketmeye başlayanlar doğal olan inek, keçi, koyun sütünü tüketmeyi artık ilkellik oalarak saymaya başlamışlardı.
O dönemde demir yolu atağı projesi rafa kaldırılmış onun yerine kara yolları projesi gündeme sokulmuştu.
Anadolu buğday ambarı iken, kendi buğdayımızı üretip bu bize yeterken hatta fazlalığını dışarı satarken genetiği ile oynanmış çok üretilen buğdayı bize satarak buğday üretimizi sekteye uğratmıştır.
Ayrıca, ekonomik ayrıcalıklar sağlayarak ülkede petrol arama yetkilerini elde etmiştir.
En önemlisi bütün bu yardımlar karşılığında İncirlik üssünü kurmuştur.
Dağıtılan bu süt tozlarının, Türk çocuklarının zekâlarını geriletmek amacıyla veridiğine dair komplo teorilerinin üretilmesine neden olmaya kadar vardırılmıştır. Bu bir şehir efsanesimiydi, yoksa gerçeklik payı varmıydı bilinmez ama Bu süt tozlarının yoğun içildiği o dönemde Türkiye’de çocuk felcinin yaygınlaştığı tarih kayıtlarına geçmiştir.
Arkasından da Amerika’nın milyonlarca dolar tutarında çocuk felci aşısısını Türkiye’ye sattığı kayıtlara geçmiştir.
Bir arkadaşın iddiasına göre; Bir köpeğin önüne konan süt tozundan üretilmiş bu sütü o köpek dahi içmemiştir.
Türkiye’nin ünlü Tarhana Osman’ı vardı. Mutlaka duymuşsunuzdur. 1950li yıllarda Amerikan buğdayına, margarinine ve süt tozuna savaş açtı.
Asıl adı Osman Nuri Koçtürk olan bu muhterem kişi, Amerika’nın kendi ülkesindeki üretim artığı olan ve tüketilemeyecek kadar kötü olan gıdaları Türkiye’ye sattığını beyan ediyordu.
Tarhana Osman, süt tozunda kansere yol açan aflatoksin mantarının bulunduğunu ispat etti ve yıllar sonra da olsa Amerikan süt tozunun yasaklanmasını sağlamıştır.
Sonradan CIA peşine düştü ve nötralize edilmesi gereken isimler listesine alındı.
O günleri gördük yaşadık. Tanrı beni korumuş ki çok şükür zekâmda bir gerilik yok. Çocuk felci de geçirmedim. Şimdiye kadar da kanser falan olmadım. Çok Şükür.n
