Temel bir gün camiye gitmiş, vaaz dinlemiş. Hoca Efendi Yahudilerin, Hazreti İsa Peygamber’e ağır işkenceler yaptığını anlatıyormuş.
Aksilik bu kadar olur. Vaaz dinleyen Temel, camiden çıktıktan sonra bir Yahudi ile karşılaşmış, bıçağını çekerek Yahudi’ye çatmış;
”Ha pen senu keseceğum gel buraya ”demiş. Neye uğradığını şaşıran Yahudi vatandaş sormuş?
”Ben sana ne yaptım ki sen beni keseceksin”demiş. Temel bütün kızgınlığınla
”Siz Hazreti İsa Peygamber’e ağır işkenceler yapmışsınız”deyince. Yahudi gülümseyerek”Ama aslanım, bu olay iki bin sene önce olmuş, hem ben o zaman hayatta bile değildim” diye kurtulmak isteyince Temel beni ilgilendirmez ”BEN BU OLAYI YENİ DUYDUM”diye cevap vermiş.
Birçok tavırlarımız, yaklaşımlarımız Temel’in bu davranışlarına benzemiyor mu? Yahudilerin Hz İsa’ya İsrail’in Filistinlilere yaptıklarını bazen işimize geldiği gibi çok sonraları duymuyor muyuz?
Beş yıl evvel yazılan bir şarkı sözünün hıncını Temel misali ben YENİ DUYDUM DİYE almaya çalışmıyor muyuz? Tabii ki, maneviyatımıza saldırılması hoş bir davranış değil. Ama bu işimize geldiği zaman duymak, işimize gelmediği zaman duymamak pek inandırıcı gelmiyor. Kaldı ki manevi dünyamıza yapılacak saldırıları bertaraf edecek Diyanet diye bir kurumumuz var. Milletimizin manevi inançlarını tahrik edip nifak tohumları ekmek isteyenleri yargılayacak bir adalet sistemimiz var. Ama bütün bunlardan sonra yarın, öbür gün siyasi ikbal uğruna bu SERCECİK her hangi bir Avrupa şehrine büyükelçi yapılırsa beş sene önce yazılan bu şarkı unutulup, hiç duyulmamış gibi yapılırsa hiç şaşırmayın. SERCECİKTE YETMEZ AMA EVET diyebilir.
Yakın geçmişte örneklemek mümkün Yaradılışımız ile ilgili birçok ayet olan BAKARA suresinin alaya alınması SERCECİĞİN yazdıklarından daha masum değildi. Ama Temel gibi bunu yıllar sonra YENİ DUYDUM diyenler çok olacaktır. BAKARA suresini BAKARA MAKARA diye sallayanlar nasıl Prag’a Büyükelçi yapıldıysa SERCECİĞİ DE bir gün böyle bir makamda görmemiz mümkündür.
Sokakta görülen enflasyonun yalancısı olan yüzde otuz altılık enflasyona yüzde yirmi beş ve yüzde otuzluk yapılan zamla birlikte enflasyona ezdirmedik denilebiliyorsa ve buna da inanılıyorsa bazı şeyleri yıllar sonra duymamız da gayet normaldir. Ama şurası kesin ki bu ay ve bundan sonraki aylar da gelecek olan elektrik ve doğalgaz faturalarını anında hissedeceğiz. Kendisi doğmadan önce hiç görmediği yağ, gaz kuyruklarını anlatanlar, bu günkü ucuz ekmek almak için oluşan kilometrelerce kuyrukları acaba ne zaman görecekler ve DUYACAKLAR.
Sırası gelmişken biz Büyükşehre bağlıyız ama ne hikmetse Büyükşehrin nimetlerinden ve ekmeğinden faydalanamıyoruz. BESAŞ Orhangazi’de neden satış noktası bulundurmuyor. Yoksa Orhangazi’de fakir, fukara yokta bizim mi haberimiz yok. BESAŞ önlerinde birikecek insan kuyrukları iktidar ortaklarını rahatsız mı edecek. Sahi neden BESAŞ Orhangazi’de ekmek satmıyor? Yoksa bizim yerel yöneticiler daha BESAŞI duymadılar mı? Yoksa YENİMİ DUYUYORLAR.