02 Kasım 1918 – Enver, Talat ve Cemal paşalar, beraberindekilerle bir Alman gemisine binerek yurttan ayrıldı.
Osmanlı İmparatorluğu’nu I. Dünya Savaşı’na sokan ve yenilginin baş sorumlusu olarak görülen Enver, Talat ve Cemal Paşaların İstanbul’dan nasıl kaçtı ?
İmparatorluğun yenilgisini belgeleyen imzalanan Mondros Mütarekesi’nden (30 Ekim 1918) kısa bir süre sonra ortadan kaybolan İttihat ve Terakki Partisi liderlerinin İstanbul’dan ne zaman ve nasıl kaçtıkları çok sonra belli oldu.
Almanya’da yaşayan araştırmacı-yazar Dr. Mete Soytürk ünlü paşalarla, toplam dokuz üst düzey İttihatçı’nın kaçışlarını bizzat organize eden Alman Deniz Kurmay Yüzbaşı HermannBaltzer’in bu konuyu ele alan yazısını bularak, Türkçe’ye çevirdi.
1933’te kaleme alındı
Yüzbaşı Baltzer, paşaları 1 Kasım 1918 gecesi İstanbul’un çeşitli köşelerinden toplayıp, Tarabya’da demirli Alman torpido gemisine nasıl götürdüğünü ve oradan Sivastopol’a nasıl yolcu ettiğini anlatan yazı Kasım 1933’de “Orientrundschau” adlı dergide yayınlandı. Savaşın yenilgiyle sonuçlanmasının ardından iktidardan düşürülen İttihatçı liderlerle ilgili olarak İstanbul’da “Galata Köprüsü üzerindeki sokak feneri direklerine asılacakları” yolundaki söylentilerin ortalığı kapladığı sırada, İstanbul’daki Alman Akdeniz Filosu Karargahı’nda paşaların kaçırılmasına karar verildiğini belirterek yazısına başlayan Yüzbaşı Baltzer’in anıları şöyle;
“Parola Enver’di”
“1 Kasım 1918’de, İstanbul’da Alman Akdeniz Filosu Karargahı’nda Osmanlı’nın 1914 yılında bizim yanımızda savaşa girmesini borçlu olduğumuz, eski bakanlara nasıl bir yardımda bulunabileceğimiz konuşuldu. Bunun üzerine karargahın en genç kurmay subayı olarak ben paşaların kaçırılması planını gerçekleştirmeye aday oldum.”
Kaçırma operasyonuna akşam saat 21.00 sularında başladığını anlatan yüzbaşı, parola sorulunca “Enver” yanıtı verdiklerini, Talat Paşa, eski İstanbul Valisi Bedri Bey ve beş kişi aldıklarını, ardından Arnavutköy’den yanında birkaç kişiyle birlikte Enver Paşa’yı, son olarak da Boyacıköy’den Cemal Paşa’yı alarak, Tarabya açıklarında duran Alman torpidosuna götürdüklerini, ayrıntılarıyla açıklıyordu.
Tüm yolcuların ellerinde küçük birer valizle geldiklerini, motora biner binmez feslerini çıkarıp, birer şapka taktıklarını yazan Yzb. Baltzer, konuklarını eskiden Rusların Karadeniz Filosu’na ait olan ve birkaç haftadır Alman bayrağı altında görev yapan “R-1 torpidosunun “geniş ve ferah kaptan kamarasına bıraktıktan sonra, Tarabya’da oturan askeri rahibin evinde kalan gemi kaptanı Yüzbaşı AlfredKagerah’ı çağırmaya gittiğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
“Şimdi Almanya’nın başpiskoposu olan Rahip Müller bu gece yarısı ziyareti karşısında epey şaşırdı. Biraz sonra kaptanı gemisine götürdüm ve Türk konuklarımızı mümkün olduğunca hızla Sivastopol’a götürüp, karaya çıkarma emrini ilettim”
“Kendilerini belirsiz bir gelecek bekliyordu”
“Geminin kaptan kamarasındaki yuvarlak masa etrafında toplanmış, sessizce oturan bu kişiler kendilerini belirsiz bir geleceğin beklediğini biliyorlardı. Fakat bir zamanlar Türkiye’nin en güçlü üç kişisinin sonunun, bir kaç yıl sonra yabancı diyarlarda feci bir şekilde olacağını kimse bilemezdi” sözleriyle anlatan yüzbaşı, geminin 2 Kasım 1918’de gönderdiği telsiz mesajında Türk karasularını terk ettiklerini ve açık deniz olduğunu bildirdiğini belirtiyor.
Bilindiği gibi Sivastopol’a 3 Kasım’da ulaşan paşalar, İstanbul’u bir daha göremediler. Enver’den burada ayrılan Talat ve Cemal paşalar ve arkadaşları Almanya’ya gittiler. Talat Paşa, 1921’de Berlin’de ve Cemal Paşa 1922’de Tiflis’te Ermeniler tarafından, Enver Paşa’da 1922’de Ruslarla girdiği bir çatışma vurularak öldürüldü.