Faraza, elimizde bir lap top olduğunu düşünün! Elimizle yoklayıp şöyle bir tarttığımızı var sayalım. Kaç kilo? Takribi 3 kilogram. Neyden yapılmıştır bu alet? Plastik, bakalit, keratin, bakır, lehim, çelik Vs. Kilogram-maliyet bazında hesaplarsak 200 lira ham maddesi etsin, işçilik parası, satıcı payı hadi afaki 600 lira etsin. Ancak bu bilgisayarın gerçek fiyatı ne? 6 milyar lira. Yani on kat fazlası.
Neyin farkı bu? Bilginin farkı. Çünkü bu ürüne bilgi katılmıştır. Bilgi devriminden bu yana özellikle üretime bilgiyi katıyorlar ve değer yaratıyorlar.
Dünya bilgi çağına girdi. Gelişmiş ülkelerden başlayan bu büyük değişim dalgasıyla, diğer dünya ülkeleri de tek tek bilgi toplumuna dönüşüyorlar.
Pekiyi bu dönüşüm insanların yaşamlarını olumlu yönde değiştiriyor mu?
Elbette. Bilgi toplumuna dönüşen bu ülkelerde zenginlik artıyor, refah seviyesi yükseliyor. Pekiyi nasıl bilgi toplumu oluyorlar? Eğitim seviyelerini yükselterek. Hayatın her alanına bilgiyi sokuyorlar. Bu, toplumlarda bilgi en değerli hazine.
Burada görmek lazım; bu değişim ve dönüşüm gençleri ne kadar yakından ilgilendiriyor? Gençlerin geleceği için bu çok önemli.
Gençler bu duruma göre nasıl hareket etmeli?
Gençler şunu anlamalı; Eskiden üretimler kol gücüne dayanıyordu. Bu artık sona eriyor. Bundan sonra her şey beyin gücüyle olacak. Bilgi ve yaratıcılık öne çıkacak. Hatta diyebiliriz ki: Beyinlerinizi süper bilgi ile donatmak, beyinlerinizin yaratıcılığını geliştirmek, beyin becerilerinizi geliştirmek meslek edinmekten önemli hale geldi.
Bu başarıyı yakalayabilirsek hem biz hem de ülkemiz bilgi toplumunu yakalamış oluruz. Bu da hem bize hem de ülkemize zenginlik, refah getirecektir.
Bilgi devrimi ve bilgi toplumu kavramları son 50 yıldır literatüre ve terminolojiye girmiştir. Tarım toplumu sanayi toplumuna dönüştükten sonra son zamanlarda hızla gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri sayesinde bilgi devrimi gerçekleşmiştir.
Nitekim daha l970 yılların ortalarında ABD de bilgisayarlar, elektronik araç-gereçler, haberleşme, iletişim geliştirme hizmetleri, danışmanlık, AR-GE şirketleri yer alıyordu ve Amerika’nın milli gelirinin yarısı bu sektörden elde ediliyordu.
Sanayi kapitalizminde bilgi üretime sadece destek niteliği taşırken bu gün bilginin kendisi üretim güçlerinden birisi haline gelmiştir. Bilginin kendisi endüstrileşmiştir. Yani artık temel üretim faktörü bilgidir.
Bilgi devrimi, sanayi devriminin bir üst aşamasıdır. Bazılarınca üçüncü sanayi devrimi olarak anılmaktadır. Bilindiği gibi sanayi devrimi 18. yüzyılın ortalarında buhar gücünün sanayiye uygulanması ile İngiltere’de ortaya çıkmıştır. Ancak tarihsel gelişim aşamaları içerisinde teknolojide ortaya çıkan değişmeler bu durumu ileri seviyeye taşımıştır. Birinci Sanayi Devriminden sonra 1870-1913 arasında özellikle çelik üretim yöntemlerinin geliştirildiği, elektrik, içten patlamalı motorlar, Atlantik-ötesi telgraf, radyo gibi buluşların ortaya çıktığı döneme “İkinci Sanayi Devrimi” olarak anılmaktadır
Bilgi devrimi ülkelere ve insanlara önemli fırsatlar sunmaktadır. Bu gelişme içinde yer almayanlar ve bu ilerlemeye ayak uyduramayanlar ise çeşitli risklerle karşı karşıyadır.
Bu bilgiler ışığında Türkiye’nin durumuna bakacak olursak, bu konuda çarpık bir gelişme içinde olduğunu görürüz. Çünkü Türkiye daha sanayi devrimini tamamlayamamıştır. Bir yandan da bilgi devriminin ucundan- yakalamaya çalışmakta onun gereklerini yerine getirme gayreti içerisindedir. Kalkınma Bakanlığı ve TÜBİTAK düzeyinde çalışmalar sürdürülmektedir. Ayrıca özel sektör ve sivil savunma kuruluşları nezdinde de çalışmalar yürütülmektedir.
Kaçırma, yakala Türkiye!
