Orhangazi Fındıklı Mahallesi’nde 150 dönüm araziye kurulmak istenen yeni kalker ocağı ve konkasör tesisinin Orhangazi’ye için yol açacağı olumsuz etkileri gündeme taşıyan Bursa Barosu Çevre Komisyonu Üyesi Av. Erol Çiçek Küresel ısınma nedeniyle tüm Dünya’nın su krizine gittiği bir dönemde, birileri üç beş kuruş kazanacak diye, Orhangazi halkının sağlığı ve suyu tehlikeye atılamaz ‘” dedi.
Orhangazi’nin yerleşim alanı ve Nadır su havzası yakınına kurulmak istenen kalker ocağı ve konkasör tesisinin Orhangazi için yeni bir tehdit olacağına belirten Bursa Barosu Çevre Komisyonu Üyesi Av. Erol Çiçek , yaptığı yazılı açıklamada şöyle dedi:
İlçemizin Batısında, Fındıklı Mahallesi sınırları içinde kalan taş ocakları buradan kaldırılması gerekirken, yöneticilerin vurdum duymazlıkları mı, dersiniz, yoksa başka nedenlerle mi, tam aksine ruhsatları uzatılarak, faaliyetlerinin devam etmektedirler. Bu taş ocakları ve konkasör tesislerinin Orhangazi Devlet Hastanesi ve TOKİ 3. Etap konutlarına uzaklığı, kuş uçuşu 550 m. civarındadır.
Taş ocaklarının bölgeden kaldırılması şöyle dursun, tam tersine, yeni bir Kalker Ocağı ve Konkasör Tesisi projesi için Valiliğe ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi gerekli değildir’ kararı için başvuru yapılmış.
Bu ocaklar Nadir kaynağı su toplama havzası üzerinde bulundukları için, rahmetli Turgut ÜNLÜ zamanında, Prof. Dr. Baki CANİK’e bir rapor hazırlatılmış; raporda
“Halen çalışanların ruhsatları bitince yenilenmemelidir. Mermerlerin işletilmesi zorunlu ise taş ocaklarının Orhangazi’den görünmeyecek mekanlarda, örneğin Orhangazi’nin en az 5 km batısında açılmasına izin verilmelidir.
(…) Bu durumda atık katı ve sıvılar taşocağı alanı ve mermerlerin mostra alanından uzaklaştırılmalıdır. Mermerlerin doğal olarak yüksek olan geçirimlilikleri dinamit patlatılmaları nedeniyle taş ocaklarında daha da artmıştır. Bu nedenle bu mekanlara kirletici katı ve sıvı hiç bir madde atılmamalı ve depolanmamalıdır.”
Üst bitki örtüsü sıyrılmış ve dinamit patlatılması nedeniyle geçirgenliği artmış mermerler kirliliğe açık hale gelmekte ve sonuçta içme suları da kirlenmektedir. Dinamit patlatılmasının kendisi başlı başına kimyasal kirliliğe sebep olur. “Science dergisindeki araştırmaya öncülük eden İngiltere’nin York Üniversitesi’nden, biyoteknoloji profesörü olan Neil Bruce, TNT gibi patlayıcıların sadece bitkiler için değil, aynı zamanda hayvanlara, mikroplara ve sucul yaşama toksik etkileri olduğunu belirtti.
Prof. Baki CANİK tarafından yapılan deneyde Hamzalı, Himmetalan obruğuna bırakılan boya 2325 m yol katederek ortalama 36 saat sonra Nadir kaynağında görülmüştür. Akış hızının bu kadar yüksek olması kirlenmenin de aynı hızda gerçekleşmesine neden olmaktadır.
Bu raporu yöneticiler bilmelerine rağmen, halktan gizleyerek; taş ocaklarına hala göz yumdukları yetmiyormuş gibi, halkın içme suyu ve yaşam hakkını hiçe sayarak; bunlara halkın parasıyla yol yapma, kapasitelerini artırma gibi yöntemlerle, yol vermeye devam ediyorlar.
Taş ocakları ve buradaki tesisler yaydıkları tozlarla halkın sağlığını tehlikeye atıyorlar. Bilimsel araştırmalara göre, 10 mikrondan 2,5 mikrona kadar tozlar, belli sürede çökse bile, 2,5 mikrondan küçük toz parçacıkları, havada asılı kalıp uzak mesafelere (1 km) taşınabilmektedirler. Bu tozlar solunduğunda ciğerler tarafından atılamamaktadır.
Araştırmalar bu parçacıkların bilişsel sistemi ve bağışıklık sistemini etkilediğini; kardiyovasküler ve solunum yolu ölümlere neden olduğunu göstermektedir.
Küresel ısınma nedeniyle tüm Dünya’nın su krizine gittiği bir dönemde, birileri üç beş kuruş kazanacak diye, Orhangazi halkının sağlığı ve suyu tehlikeye atılamaz. Şimdiye kadar Orhangazi doğasını ve insanların sağlığını sömürenler, ellerini ceplerine atarak, daha uzak bölgelerde taş ocağı ve diğer tesisleri kurabilirler.